21 Kasım 2013 Perşembe

Sybil

… Gitti mi? Onun görmesini istemiyorum. Çok düşünceli biri. Kendine bir bardak su getirmeye gitse asla bir bardak getirmez. İki bardak getirir, sonra da “Susamış olabileceğini düşündüm.” der. Ne kadar düşünceli değil mi?

Bana sorarsanız bu sözler yeterince anlamlı ama bir de bunu Sybil’in söylediğini düşününce ister istemez daha da anlamlanıyor. Eğer Sybil'i izlemeyi planlıyorsanız bundan sonrası spoiler içeriyor. Hatta bir de belki +18'dir, bilmiyorum.

Sybil, gerçek adıyla Shirley Ardell Mason tarihe hastalığı yüzünden geçmiş şanssız insanlardan. Paranoid şizofreni hastası bir anne tarafından büyütülüp küçücük bir çocukken akla hayale gelmeyecek işkencelere maruz kalmış. Daha 2 sene önce Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde bir paranoid şizofreni hastasının insanların gözlerinde perde olduğuna inandığı için uyurken koğuş arkadaşının bir anda üzerine atlayıp gözlerini çıkardığını düşünürsek işkencelerin boyutunu belki tahmin edebilirsiniz. Bu durumda Sybil bir şekilde kendini korumak için çoklu kişilik bozukluğu geliştirmiş ve tarihte bilinen en çoklu kişiliğe sahip. Bazı kaynaklarda 13, bazı kaynaklarda 17 yazıyor. Filme göre 13 farklı kişiliğe sahip. 11 yıl gibi uzun bir süre terapi gördükten sonra normal hayatına dönüyor. Hatta Parkinson teşhisi konulan psikiyatrıyla (Cornelia B. Wilbur) son yıllarında aynı evde yaşayıp Cornelia ölene kadar ona bakıyor. Olayın daha da garip ve üzücü kısmı şu ki Cornelia’nın yokluğunda Shirley’le görüşen diğer psikiyatr ve sonraları birkaç uzman daha Shirley’nin ya da filmdeki adıyla Sybil’in -nasıl isterseniz- sadece histerik olduğunu çoklu kişilik bozukluğuna dair bir kanıt bulamadıklarını söylüyorlar. Öyle iddia ediliyor ki Cornelia, Shirley’i adeta bir para makinesi gibi görüp kullanıyor. Onu telkinlerle yeni kişilikler geliştirmeye zorluyor. Elinde paranoid şizofreni hastası bir annenin büyüttüğü bir kız var ve bunu nasıl kullanacağını biliyor. 11 yıl terapi yapıp Shirley hakkında bir kitap yazılmasını hatta daha sonra 2 film çekilmesini sağlayıp kaymağını yiyor. Hikayenin hangi versiyonu doğrudur, hiçbir fikrim yok. Her ikisi de yeterince korkunç.

Şimdi siz Shirley’nin bu cümleleri hastalığı hakkında hiçbir bilgiye sahip olmayan, büyükannesi ve Danny adındaki çocukluk arkadaşından sonra hayatında sevdiği üçüncü kişi ya da hoşlandığı ilk erkek için, o erkeğin şahit olduğu ilk histeri krizinden ya da hastalığı her neyse o nüksettikten sonra psikiyatrına söylediğini hayal edin. Şu an çok daha anlamlı olduğuna eminim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder